Dönüşüm (Metamorfoz)

“Bir sabah tedirgin düşlerden uyanan Gregor Samsa, dev bir böceğe dönüşmüş buldu kendini…”

“Türkiye’de yaşayan KHK’lıların hikâyesini en iyi anlatan edebi eser hangisidir?” diye sorulsa, hiç düşünmeden Kafka’nın, insanın kendisine ve içinde bulunduğu topluma yabancılaşmasını, dışlanmasını ve kendisiyle mücadelesini anlatan eseri olan Dönüşüm’dür derim.

(Kafka, Methamorphossis)

Kafka, eğer bugünün Türkiye’sinde yaşıyor olsaydı, eserine muhtemelen: “bir sabah tedirgin düşlerden uyanan KHK’lı, azılı bir teröriste dönüşmüş buldu kendini…”  diye başlardı.

Dönüşüm (metamorfoz) hikayesi, babasının borcundan dolayı, sürekli olarak, çalışmak zorunda olan Gregor Samsa’nın, bir sabah uyandığında bir böceğe dönüşmesini, bu yeni durumuna alışma gayretini, ailesinin ve çevresinin kendisine bakış açılarındaki değişimi anlatan, kısa ve çarpıcı bir öyküdür.

İşin teknik boyutunu bir tarafa bırakacak olursak, sürekli çalışmaktan deyim yerindeyse “pestili çıkan” Samsa, bir sabah uyandığında, kendisini bir böceğe dönüşmüş olarak bulur.

Bu saatten itibaren, ailesi için gecesini gündüzüne katan, durup dinlenmeden uzun tren yolculukları yapan, patronunun tüm kaprislerine ve aşağılamalarına, sırf ailesinin borcunu ödeyebilmek için katlanan, kız kardeşini, çok istediği konservatuara gönderebilmek için birikim yapmaya gayret eden, ailenin sevilen ve çalışkan velinimeti değildir Gregor.

O, artık çalışamayacak ve evden çıkamayacak durumda olan, vücudundaki fiziksel değişimden dolayı kendisinden iğrenilen, uzak durulan, aile için yük olarak görülen ve bir an önce ölmesi/ yok olması için elden gelen her şeyin yapılması gereken bir “ucube”ye dönüşmüştür.

Annesi, kendisinden korkmakta, kız kardeşi başlarda acısa dahi ilerleyen günlerde nefret etmekte, babası ise ona karşı derin bir kin ve kızgınlık beslemektedir. Fakat buna rağmen, Gregor’un yeni durumuna hepsinin verdiği ortak ve şaşılacak tepki ise olanları “normal” karşılamalarıdır.

Ne geçmiş, güzel günlerin hatırası, ne vefa duygusu ne de onu yeniden kazanmak için çalışma gayreti gösterilmemektedir ailesi tarafından. Ortalığı kirletmemesi, vücudundan yayılan kötü kokunun duyulmaması ve evin kiracılarının bu “ucube evladın” çirkin görüntüsünden rahatsız olmaması için, karanlık bir odaya hapsedilir Gregor Samsa.

Kız kardeşi başlarda kendisine güzel ve lezzetli yemekler getirip bakımını üstlense de, zamanla onun bir “hayvan” olduğuna ve yok edilmesi gerektiğine kendisini inandırır ve Gregor’a eziyet etmeye ve kötü yiyecekler getirmeye başlar.

Bu tecrit edilmişlik içinde bir süre daha yaşayan Gregor Samsa, babasının kendisine fırlattığı ve kabuğunu kırıp vücuduna saplanan “elma”nın yaraladığı yerin iltihap kapması sebebiyle, karanlık ve pis bir odada, sessizce son nefesini verir. Bu hazin son, ailenin geri kalanı için büyük bir rahatlama ve mutluluğun başlangıcı olur. Ailece kırlara gidip, eğlenirler.

“Kafkaesk” tarzda yazılan bu hikayenin kahramanı olan Gregor Samsa ile 15 temmuz 2016’dan sonra KHK’larla işlerinden edilen ve sosyal hayatın dışına itilen KHK’lıların yaşadıkları, sembolik anlamda birbiriyle oldukça benzerdir.

Tıpkı normal bir hayatı olan Gregor’un kendini bir anda “böcek” olarak bulması gibi, sıradan hayatları olan yüz binlerce insan, bir anda kendilerini birer “böceğe” dönüşmüş olarak buldular.

Kendileriyle aynı evde, aynı şehirde, aynı ülkede yaşayan milyonlar tarafından bir gecede bir korku ve tiksinti unsuru, uzak durulması ya da temkinli yaklaşılması gereken birer ucubeye dönüştüler.

Göz önünde durmamaları, bir köşede sessizce ölmeleri için her şey sağlandı kendilerine. Daha düne kadar sokakta, çarşıda, pazarda karşılaştıkları, selamlaştıkları komşularını, dostlarını görünce yolunu değiştirmeye, görmezden gelmeye başladı insanlar. Böylece onları, Gregor gibi karanlık odalara hapsettiler.

Hikayenin kahramanı Bay Samsa’nın yeni vücuduna alışmak için verdiği mücadele gibi, KHK’lılar da “dönüştükleri” yeni duruma alışabilmek için uzun ve zorlu mücadeleler verdiler.

Bu sırada hastalanıp ölenler, intihar edenler, mülteci teknelerinden düşüp boğulanlar, inşaatlarda ölenler oldu. Toplumun tüm bunlara olan tepkisi, tıpkı Gregor’un ailesinin verdiği şaşırtıcı tepki gibi oldu her seferinde “normal” karşıladılar.

Çoğu kez yitip giden hayatlar, haber değeri bile taşımadı. İnanılmaz bir umursamazlık ve alışma hali vardı toplumda. Yüzbinlerce ailenin yaşadığı durum için sunulan çözüm önerileri; öldürmek, hapsetmek, diri diri yakmak, esir hukuku uygulamak, ağaç kökü yemek vs. idi. Tüm toplum, ellerindeki “elma”ları, bu yeni “lanetli böcek”lerine fırlatıp durdu.

Hikâyenin, tek şefkat unsuru olarak anlatılan kız kardeş Grete gibi, KHK’lıların aileleri ve yakınları da bir süre sonra onların birer “böcek” olduklarına ve yok olmaları gerektiğine ikna oldular. Aileleri tarafından dışlanan, reddedilen, ihbar edilen pek çok KHK’lı haberi dönüp durdu medyada.

Kafka bu hikâyede, kişinin kendisine ve yaşadığı topluma yabancılaşmasını, kapitalist toplumun, insanlara verdiği değerin onlardan faydalanabildiği nispette olduğunu, gündelik koşuşturmanın ve yoğunluğun insanı bir süre sonra esir aldığı mesajını verir.

Öyküde anlatılanlarla, Türkiye toplumunda yaşananlar arasındaki paralellik, yukarıda sözü edilen zihniyetin, iyice yerleşmiş olduğunu göstermesi bakımından önemlidir. Yaşananlar karşısında bütün bir ülke, tuhaf tepkilerin verildiği “Samsa’ların Evi”ne dönüşmüş gibidir.

Zira, yaşadıkları olaylara yaklaşırken hisleriyle hareket eden ve mensubu oldukları dinin referanslarıyla hareket eden Türkiye ahalisi, KHK’lıların yaşadıkları konusunda, Samsa ailesinin fertleri gibi davranmış ve bu bağlamda, yıllardır slogan haline getirdikleri ve pek çoğu din referanslı “kardeşlik, hak, hukuk, ezilenin yanında olma vs.” söylemlerinin aslında içi boş birer slogan olduğunu da ispat etmişlerdir.

Gregor Samsa’nın hikayesi, evin karanlık bir odasında hayal kırıklıkları içinde gerçekleşen sessiz bir ölümle son bulmuştu. Bakalım KHK’lıların macerası nasıl son bulacak. Dilerim Bay Samsa’nınkiyle aynı sonu yaşamazlar/yaşamayız.

konusankus tarafından yayımlandı

yaşadıklarıma dair deneyimlerimi, fikirlerimi paylaşmak niyetindeyim. hakkımda bilinmesinin faydalı olacağını düşündüğüm çok bir şey yok. bir zamanlar iş güç sahibiydim; şimdi, değil. elinden alınanların, yitiklerinin hesabını sormak için yazıp çizen biri. hepsi bu

Yorum bırakın

WordPress.com ile böyle bir site tasarlayın
Başlayın